Boşanma davalarındaki önemli konulardan birisi de mal paylaşımının nasıl olacağıdır. Maya Hukuk olarak bu yazıda boşanma sonucunda eşler arasında mal paylaşımının güncel olarak nasıl olacağını, kanunlarıyla birlikte detaylı olarak açıkladık. Yenilenen medeni kanuna göre, edinilmiş mallara katılma rejimini ve mal rejimi sözleşmesini aktarıyoruz.
2024 Yılında Medeni Kanuna Göre Mallar Nasıl Paylaşılır
Medeni kanun, 2002 yılının başından itibaren, yani 01.01.2002 tarihinden itibaren yenilenmiştir. Bugün hala geçerli olan medeni kanuna göre eşler arası mal paylaşımında eşitlik esas tutulmaktadır. Ancak, konuyla ilgili tarafların hakkını korumaya yönelik istisna durumlar vardır.
Türk medeni kanununun 202 – 281 maddeleri boyunca eşler arası mal paylaşımına ait kanunlar yer almaktadır. Buradaki kanunlar eşlerin 2002 yılı itibariyle edindiği mallara yöneliktir. Yani, 2002 öncesinde alınan mallar, kimin üzerineyse o mallar üzerinde hak sahibidir. 2002’den sonra alınan mallar ise aşağıda açıklayacağımız üzere güncel medeni kanuna tabidir.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Edinilmiş mallara katılma rejimine göre eşler, evlilik süresince edinilen malları yarı yarıya bölüşürler. Bu bağlamda, eşlerin evlilik öncesinde edindiği mallar hiçbir şekilde konuya dahil olamaz. Tarafların haklarını korumaya yönelik olarak bazı istisnalar hariç mallar yarı yarıya paylaşılır. İstisna durumlar aşağıdaki gibi:
- Miras sonucu sahip olunan mallar,
- Miras gibi, karşılıksız olarak sahip olunan mallar,
- Manevi tazminat alacakları,
- Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
- Kişisel mallar yerine geçen değerler.
Tarafların evlilik öncesi edindiği mallar ve yukarıdaki istisna durumlara dahil olan malları paylaşılmaz. Bu mallar dışında geriye kalan, evlilik süresince edinilmiş mallar eşler arasında eşit olarak paylaştırılır. Boşanmada mal paylaşımı yapılırken eşler arasında paylaştırılacak mallar aşağıdaki gibidir:
- Çalışma karşılığı elde edilen mallar,
- Kişisel malların geliri:
- Eşlerden birisi evlilik öncesinde bir gayrimenkule sahip olabilir. Bu gayrimenkul boşanma sürecinde paylaştırılmaz, ancak evlilik süresince gayrimenkulden elde edilen kira değeri eşler arasında eşit olarak paylaştırılır.
- SGK veya diğer sosyal yardım kuruluşlarının yaptığı ödemeler,
- İş kazası veya benzer durumlar nedeniyle alınan maddi tazminatlar,
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Mal Rejimi Sözleşmesi
Mal rejimi sözleşmesi eşler arasında mal paylaşımına yönelik bir sözleşmedir. Bu sözleşme evlilik öncesinde veya sonrasında yapılabilir. Eğer eşlerden birisi iflas etmiş veya ciddi borç altındaysa, boşanmada mal paylaşımı ile ilgili geçerli rejim, mal ayrılığı rejimine çevrilir. Bu sayede, borcu olmayan eş bu borçtan korunmuş olur.
Boşanmada Mal Paylaşımına Dair İstisna Durumlar
Eşlerin kendi kullanımlarına özel olan eşyaları mal paylaşımından ayrı tutulur. Bunun gibi başka birçok istisna durum mevcuttur. Eğer boşanmada mal paylaşımıyla ilgili istisna bir durum olduğunu düşünüyorsanız hak kaybına uğramamak adına bir avukat ile görüşmenizi tavsiye ederiz.
Boşanmada Hangi Mallar Paylaşılmaz?
Boşanma davası ile birlikte veya boşanma davasının kesinleşmesi sonrasında mal paylaşımı için katkı payı davaları açılmaktadır. Bu davalarda hangi malların paylaşıldığı hangi malların ise paylaşıma tabi tutulmadığı hususu önem arz etmektedir. Boşanma davasında hangi malların paylaşılmayacağı şu şekilde sıralanabilir;
- Kişisel mallar boşanma davası ile paylaşılmaz.
- Eğer mal varlığı; evlilik birliği kurulmadan önce alındı ise bu mal kişisel mal sayılacağından boşanma davası ve katkı payı davası ile bu mal paylaşılmaz.
- Yine miras yoluyla intikal eden mal varlıkları kişisel mal sayılmakta olup paylaşıma konu olmazlar.
- Alınan bağış gibi karşılıksız kazanmalar boşanma davası ile paylaşılmazlar.
- Manevi tazminat alacakları
- Kişisel kullanıma özgülenen mal varlıkları da kişisel mal sayılmakta olup paylaşıma konu olmazlar.
- Düğünde takılan takılar ziynet eşyaları kadının sayılmakta olup boşanma davası ile paylaşılmaz.
- 1 Ocak 2002 tarihinden önce hukukumuzda eski medeni kanun yürürlükte olduğundan mal ayrılığı rejimi hükümleri uygulanmakta olup bu tarihten önce edinilen mal varlıkları için de kural olarak paylaşım söz konusu değildir. 1 Ocak 2002 tarihinden önce edinilen mal varlıkları evlilik birliği içerisinde edinilmiş olsa da kural olarak paylaşılmazlar.
Boşanma sırasında tarafların üzerinde bulunan ev araba gibi mal varlıkları ile ev eşyaları bakımından da yukarıda belirtilen kıstaslar çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Evin veya arabanın hangi tarihte alındığı, evlilik birliği içerisinde mi yoksa öncesinde mi alındığı, hangi para ile alındığı bu mal varlığının paylaşılıp paylaşılmayacağı konusunda yol gösterici olacaktır.
Bankada bulunan paralar bakımından paranın kaynağına ve hangi tarihlerde hangi yolla elde edildiğine bakılarak değerlendirme yapılır. Bankada bulunan para evlenmeden önce elde edildi ise veya evlilik içinde edinilmekle birlikte kişisel mal sayılıyorsa paylaşıma konu olmaz.
Bir diğer husus ise aile konutunun kimin üzerinde kalacağı ve aile konutunun paylaşılıp paylaşılamayacağı hususudur. Eğer ev üzerinde aile konutu şerhi varsa diğer eşin rızası olmadan bu ev üzerinde tasarruf etmek mümkün değildir. Ancak boşanma davasının kesinleşmesi ile aile konutu bakımından da yukarıda belirtilen kıstaslara göre paylaşım gündeme gelecektir.
Taraflar boşanmaya karar vermekle birlikte mal varlıklarını ellerinden çıkarma yoluna gidebilmektedir. Bu sebeple de katkı payı davalarının hızlı bir şekilde açılıp mal varlığı üzerine tedbir konulması hayati önem arz etmektedir. İleride mağduriyetlerin oluşmasına engel olacaktır.
Boşanmada Evin Paylaşımı
Evlendikten sonra alınan ev genellikle “ortak mal” veya “edindikleri” olarak kabul edilir, ancak bu durum yerel hukuk sistemine ve evin nasıl edinildiğine bağlı olarak değişebilir. Ortak malın boşanma sırasında nasıl paylaşılacağı konusunda genel ilkeler şunlardır:
- Ortak Malın Tanımı: Birçok hukuk sistemine göre, evlilik sırasında edinilen mal varlıkları (ev, araba, banka hesapları vb.) genellikle evlilik birliği içinde ortaklaşa edinilmiş olarak kabul edilir. Bu, evliliğin her iki tarafının da bu mallara hakkı olduğu anlamına gelir.
- Paylaşımın Esasları: Boşanma sırasında ortak malın paylaşımı, genellikle her iki tarafın da eşit haklara sahip olduğu varsayımıyla yapılır. Ancak, bu paylaşım her zaman tam olarak eşit olmayabilir. Mahkemeler, malın nasıl edinildiği, her iki tarafın mali katkıları, çocukların varlığı ve ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumları gibi faktörleri dikkate alarak bir karar verebilir.
- Evin Finansmanı ve Katkılar: Evin alımında kullanılan paraların kaynağı önemlidir. Örneğin, bir tarafın kişisel birikimleri veya mirası ile alınmışsa, bu durum mal paylaşımında dikkate alınabilir.
- Yerel Hukuk Kuralları: Her ülkenin, hatta bazen her eyaletin veya bölgenin hukuk sistemi farklıdır. Bu nedenle, mal paylaşımı konusunda spesifik kurallar yerel hukuk düzenlemelerine göre değişiklik gösterebilir.
- Anlaşmalar ve Önceden Yapılan Sözleşmeler: Eşler arasında evlilik öncesi veya evlilik sırasında yapılan mal paylaşımı ile ilgili anlaşmalar varsa, bu anlaşmaların şartları da paylaşım sürecini etkileyebilir.
Boşanmada Araba Paylaşımı
Araba gibi mal varlıklarının boşanma ile paylaşılması ancak açılan boşanma davasının kesinleşmesi sonrasında açılacak mal paylaşımı davası ile mümkündür. Taraflar kendi rızası ile paylaşım içerisine girmiyorsa ancak hukukta katkı payı – katılma alacağı davası olarak adlandırılan davaların açılması gerekir. Açılacak bu davalarda dava konusu arabanın ne zaman alındığı önem arz etmektedir.
Evlilikten önce alınan araba, arabayı alan tarafın kişisel malı sayıldığı için bu mal üzerinde kural olarak diğer eşin herhangi bir talepte bulunma hakkı bulunmamaktadır. Kişisel mallar; taraflar boşanmış olsa bile kural olarak paylaşıma konu edilmezler. Eşlerden birisi evlilikten önce diğer eşin almış olduğu araba üzerinde hak talebinde bulunamaz. Ancak; yine evlilikten önce eşlerden birisinin aldığı araba için diğer eşin maddi bir yardımı oldu ise ve bu maddi yardım da ispat edilebiliyorsa pekala bu miktar değer artış payı olarak değerlendirilip istenebilir.
Evlilikten sonra alınan arabanın ise öncelikli olarak hangi tarihte alındığına bakılması gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlük tarihi olan 1 Ocak 2002’den önce araba alındı ise eşler arasında mal ayrılığı rejimi olduğundan araba evlilik birliği içerisinde alınmış olsa bile diğer eşin araba üzerinde kural olarak hak talebinde bulunması mümkün değildir. Ancak yukarıda da izah ettiğimiz gibi arabanın alımı sırasında maddi bir katkısı bulundu ise bunu değer artış payı olarak isteyebilir. Eğer alınan araba 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlük tarihi olan 1 Ocak 2002’den sonra alındı ise ve eşler başkaca bir mal rejimi seçmediyse eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacağından evlilik birliği içerisinde alınan mal varlıkları üzerinde diğer eşin katılma alacağı bulunmaktadır.
Evlilik birliği içerisinde alınan araba üzerinde diğer eşin ne miktarda hak sahibi olacağı hususunda ise ayrı bir hesaplama yapılması gerekir. Genel olarak evlilik birliği içerisinde alınan ev, araba gibi edinilmiş malların yarısı oranında diğer eşin hak sahibi olduğu kabul edilir. Ancak bu hak sahipliği tespiti yapılırken arabanın alınması sırasında halen ödenmekte olan borçların olup olmadığı, arabanın alınması sırasında eşlerden birisinin kişisel malı kullanılıp kullanılmadığı gibi hususlar hesap edilmektedir.
Yukarıda kısaca izah edilmeye çalışıldığı üzere bu katkı payı katılma alacağı davaları teknik ve uzmanlık gerektiren davalar olup telafisi imkansız zararlara uğramamak için alanında uzman avukatlardan hukuki destek alınması büyük önem arz etmektedir.
Nafaka Alabilir Miyim?
Son zamanların en çok tartışılan konularından biri olma özelliği taşıyan nafakanın uygulamadaki mevcut haliyle neyi, neden hedeflediğinin çok iyi anlaşılması lazım.
Genel anlamıyla nafaka, kişinin aile üyelerinden birisine her ay düzenli ödediği nakdi yardımı ifade eder ve bunun amacı karşı tarafın yoksulluğa düşmesini önlemektir.
Boşanmanın eşlerden birini yoksulluğa düşürme riskinin olması halinde nafaka hakkı devreye girer. Bu hak, sadece kadına mahsuu olmayıp, yoksulluğa düşecek kişinin erkek olması halinde, nafaka hakkından boşanan erkek de yararlanabilir. Bununla ilgili düzenleme TMK’nın 175. maddesinde yer alır.
Boşanmada Nafaka Sadece Kadınlara Mı Verilir?
Ülkemizde nafaka alma hakkını genel olarak kadınların kazanması, bu hakkın sadece kadınlara mahsus olduğu düşüncesinin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Ancak ilgili hakkı tanımlayan ve düzenleyen kanunda nafakanın kime verileceğinin nitelikleri düzenlenirken sayılan özellikler arasında erkek veya kadın ibresi yer almaz.
Yine de nafakanın kadınlardan yana daha fazla kullanımının bir açıklaması var: Türkiye’de geleneksel olarak kadının ihtiyaçlarının karşılanması erkeğin sorumluluğundadır ve bu yüzden çoğu kadın evlendiği zaman işi bırakmakta veya hiç çalışmamaktadır.
Bu durum, finansal açıdan kadınları güçsüz hale getirebilmektedir. Haliyle, boşanma sonucu yoksulluğa dönüşme ihtimaline karşı nafakanın çoğunlukla kadınlara verilmesi sonucu oluşuyor.
Ne Kadar Nafaka Alabilirim? (2024)
Nafaka verilmesi kararlaştırıldığı halde, ödenecek nafaka miktarı hesaplanır. Ancak, kanunda nafaka miktarı hesaplanması için belirli sayısal yöntemler belirtilmemiştir.
Genel geçer kriter olarak nafaka ödeyecek eşin maddi durumu, maaşı gibi durumlar dikkate alınmakta ve nafaka miktarı buna göre belirlenmektedir.
Nafaka ödenmesine karar verildikten sonra nafaka ödeyen taraf işinden ayrılsa da, daha düşük maaşla çalışmaya başlasa da nafakayı ödemek zorundadır. Nafakayı ödemeyen veya geciktiren eş, ileride faiziyle birlikte ödemek zorunda kalır. Ödememekte ısrarcı olması durumunda ise icra takibiyle birlikte devlet eliyle bu nafaka alınır.
Hakimler nafaka miktarını belirlerken şu hususlara dikkat etmektedir;
- Evlilik süresi
- Kusur durumu
- Tarafların çalışma durumu
- Ödenmekte olunan kredi, kira gibi ödemelerin hangi tarafça yapıldığı,
- Boşanma ile yoksulluğa düşülecek olunması
- Varsa müşterek çocukların durumu vs.
Bu kısımda şuna dikkat edilmesi gerekmektedir ki hakimler bazen evlilik süresinin kısa oluşu veya her iki tarafın da çalışıyor olması gibi sebeplerle tarafların nafaka taleplerini reddetmektedirler.
Aşağı kısımda kesin olmamakla birlikte, mahkemenin nafaka talebini reddetmemesi durumunda, ne kadar nafaka belirleme ihtimalini olduğunu belirteceğiz.
Söz konusu miktarlar müşterek çocuğun olmadığı ve nafaka talep eden tarafın çalışmadığı durumlar için belirtilmiştir. Diğer ihtimallerde nafaka miktarları değişebilmektedir.
20.000 TL maaş alan biri yaklaşık ne kadar nafaka verir?
Kesin olmamakla birlikte, aylık 1.500 TL ila 5.000 TL arasında bir nafaka hükmedilmesi muhtemeldir.
30.000 TL maaş alan biri Yaklaşık ne kadar nafaka verir?
Kesin olmamakla birlikte, aylık 2.000 TL ila 7.000 TL arasında bir nafaka hükmedilmesi muhtemeldir.
40.000 TL maaş alan biri Yaklaşık ne kadar nafaka verir?
Kesin olmamakla birlikte, aylık 3.000 TL ila 10.000 TL arasında bir nafaka hükmedilmesi muhtemeldir.
50.000 TL maaş alan biri Yaklaşık ne kadar nafaka verir?
Kesin olmamakla birlikte, aylık 4.000 TL ila 12.000 TL arasında bir nafaka hükmedilmesi muhtemeldir.
Nafaka Süresi Ne Kadardır? (2024)
Kamuoyu gündeminin de vicdanını yaralayıcı bir durum olarak tezahür eden en önemli bahis ise, nafakanın süresiz bir şekilde ödendiğine yönelik haber ve paylaşımlar. Öncelikle nafaka miktarı, ödeme yapacak kişinin mali durumu kapsamında belirlenir ve tespit edilir.
Bu miktarın ne zamana kadar ödeneceğine yönelik herhangi bir süre söz konusu değildir. Karşı tarafın mali durumuna göre, süresiz nafaka ödeme söz konusu olabilir. Ancak, nafaka alan kişinin evlenmesi, sigortalı bir işe girmesi halinde nafaka kesilir.
Süresiz nafaka uygulaması son zamanlarda uygulamaya geçen 1. Yargı Reformu Paketi’nden sonra, 2. Yargı Reformu Paketi’nde değişecek gibi görünüyor. Henüz bu konuda resmi bir açıklama yapılmamış olsa da 2. Yargı Reformu Paketi‘yle birlikte nafaka miktarı ve süresiyle ilgili yeni düzenlemeler yolda.
Nafakada “Kusur” Önemli Mi?
Çekişmeli gerçekleşen boşanmadan sonra, yoksulluğa düşme riskini taşıyan eşlerden birinin nafaka davası açma hakkı vardır. Çekişmeli boşanmada kusur ilkesine göre, boşanma sonucunda kusurlu olan eş zarar görebiliyor. Ancak yoksulluk riski bulunan eşin ağır kusurlu olması halinde nafaka hakkından yararlanması söz konusu değildir.
Dolayısıyla, nafaka hakkının kazanılması için yoksulluk ve az kusurluluk şartına dikkat edilir. İki tarafın eşit düzeyde kusurlu olması halinde yoksulluk riski taşıyan kişinin yine nafaka davası açma hakkı bulunur. Yeni düzenleme ile eşit kusurun olması halinde nafaka hakkının verilmemesi, ayrıca da, nafakanın süreye başlanması ve bu sürenin kusura göre belirlenmesi düşünülüyor.
Anlaşmalı Boşanma Sonucunda Nafaka Alabilir Miyim?
Anlaşmalı boşanmayı seçen eşlerden herhangi biri nafaka isteme hakkına sahiptir. Ancak bu talebin anlaşmalı boşanma protokolünde geçirilmesi gerekir. Böyle bir konuya değinilmemesi halinde ayrı bir dava olarak nafaka talep edilmesi mümkün olmaz. Anlaşmalı boşanma ile boşanan ve protokolde nafaka talep etmeyen eş, nafaka hakkını kaybeder.
Tedbir Nafakası Nedir?
Tedbir nafakası, boşanma sırasında veya öncesinde bağlanabilir. Buradaki amaç, boşanma davasının görüldüğü süreç içerisinde, eş ve çocukların barınma ve geçiminin temin edilmesi. Bu nedenle, hakim kendi karar vererek de tedbir nafakası kararı alabilir.
Sadece boşanma davaları değil, ayrılık/uzaklaştırma davaları sırasında da tedbir nafakası talep edilebilir. Ancak kişinin ayrılık için haklı sebepler göstermesi gerekir. Tedbir nafakasının belirli bir süresi vardır; geçici bir korumadır.
Boşanmanın gerçekleşmesi halinde tedbir nafakası düşer. Ayrılık davasında bağlanılan tedbir nafakasının süresi de, ayrılık sürecinin sona ermesiyle sona erer.
Çocuklar İçin Talep Edilen Nafaka
Çocuklu eşlerin boşanması halinde çocukların geçimi ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik nafaka bağlanmasına karar verilir. Buna iştirak nafakası denir ve çocuklar lehine alınan bir karardır. Çocukların velayetini alamayan tarafın çocuklarının barınma ve geçim ihtiyaçlarına destek olmasını amaçlar.
Bu nafakanın bağlanmasında eşler arasındaki kusur oranlarına bakılmaz. Çocukların reşit hale gelmeleri halinde kesilir. Ancak eğitim öğretimine devam eden çocuklar için ayrı bir dava ile yardım nafakası talep edilebilir.